Bu çalışmanın amacı sınıf öğretmeni adaylarının STEM farkındalıkları ile STEM uygulamaları öz-yeterlik inançları düzeylerini belirlemek ve aralarındaki ilişkiyi incelemektir. Çalışma ilişkisel tarama yönteminde tasarlanmıştır. Çalışmanın örneklemini, uygun örnekleme yöntemi ile seçilen iki devlet üniversitesinde öğrenim görmekte olan 282 (214 kadın, 68 erkek; ortalama yaş 21.83) sınıf öğretmeni adayı oluşturmaktadır. Öğretmen adaylarının STEM farkındalıkları ölçmek amacıyla Çevik (2017) tarafından geliştirilen FeTeMM Farkındalık Ölçeği kullanılmıştır. Öğretmen adaylarının STEM uygulamaları öz-yeterlik inançları ise Yaman, Özdemir ve Vural (2018) tarafından geliştirilen STEM Uygulamaları Öğretmen Öz-Yeterlik Ölçeği ile ölçülmüştür. Sınıf öğretmeni adaylarının STEM farkındalıkları ile STEM uygulamaları öz-yeterlik inançları puanlarının ortalamanın üstünde olduğu saptanmıştır. Bunun yanında, öğretmen adaylarının STEM farkındalıkları ile STEM uygulamaları öz-yeterlik inançları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Sınıf öğretmeni adayları STEM’in öğrenciye, öğretmene ve derse olan etkisine yönelik bir farkındalığa sahiptirler. Aynı zamanda öğretmen adayları STEM’i anlayıp, benimsemekte ve STEM uygulamaları yapma konusunda kendilerine inanmaktadırlar. Öğretmen adaylarındaki bu farkındalık onların STEM uygulamaları öz-yeterlik inançlarına katkı sağlamaktadır.

Pandemi dönemi olmasına rağmen öğretmenler faklı projeler yürütmüş ve yaşadığı süreçlerin iyileştirilmesine yönelik farklı faaliyetler planlamışlardır. Bu proje türlerinden biri de eTwinning projeleridir. E-Twinning projeleri, belli istendik amaçlar kapsamında öğrenci merkezli yürütülen ve yerel, ulusal ya da uluslararası düzeyde farklı okulların/kurumlardaki öğrenci ve öğretmenlerle işbirliği kurulabilen çalışmalardır. Farklı ülkelerden öğrencilerin birbirleriyle iletişim kurulmasının teşvik edildiği bu projelerde, eğitimcilere yönelik sürekli çevrimiçi Mesleki Gelişim için ücretsiz fırsatlar sunulmaktadır. Özellikle Avrupa’daki okullarla işbirliğini teşvik etmek amacıyla kalite etiketleri uygulaması bulunmaktadır. Bireylerin çok yönlü gelişimini sağladığı eTwinning projelerinin salgın dönemindeki özelliklerini incelemek önemli görülmüştür. Bu çalışmanın amacı, pandemi döneminde temel eğitim kurumlarında yürütülen eTwinning projelerinin konu, çalışma grubu, hedefler, ortak sayısı ve proje sonuçları açılarından incelenmesidir. Nitel araştırmanın esas alındığı bu çalışmada doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Sistem üzerinde belirlenen 40 projenin verileri betimsel ve içerik analizi yöntemleri ile değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda projelerin doğa ve dil gelişimi konularında yoğunlukta olduğu, hedeflerin daha çok ana dilde iletişim yetkinliği ile ilişkili olduğu ve projelerin belirlenen konu hakkında ilgili becerileri kazandırmaya yönelik olduğu tespit edilmiştir.

Bu çalışmanın amacı sınıf öğretmeni adaylarının sosyal medyaya özgü epistemolojik inançları ile eleştirel düşünme becerilerini belirlemek ve aralarındaki ilişkiyi incelemektir. Çalışma ilişkisel tarama yönteminde tasarlanmıştır. Çalışmanın örneklemini, uygun örnekleme yöntemi ile seçilen iki devlet üniversitesinde öğrenim görmekte olan 345 (243 kadın, 102 erkek; ortalama yaş 20.61) sınıf öğretmeni adayı oluşturmaktadır. Öğretmen adaylarının epistemolojik inançlarını ölçmek amacıyla Celik (2019) tarafından geliştirilen Sosyal Medyaya Özgü Epistemolojik İnançlar Ölçeği; eleştirel düşünme becerilerini ölçmek amacıyla Aybek vd. (2015) tarafından geliştirilen Öğretmen Adaylarına Yönelik Eleştirel Düşünme Standartları Ölçeği kullanılmıştır. Sınıf öğretmeni adaylarının sosyal medyaya özgü epistemolojik inanç puanları ile eleştirel düşünme beceri puanlarının ortalamanın üstünde olduğu saptanmıştır. Bunun yanında, öğretmen adaylarının sosyal medyaya özgü epistemolojik inanç puanları ile eleştirel düşünme becerileri arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Sınıf öğretmeni adayları sosyal medyada eriştikleri bilgileri kaynağı ve yapısı açısından sorgulamakta ve değerlendirmektedirler. Ayrıca öğretmen adayları sosyal medyada karşılaştıkları bir bilginin epistemolojik olarak değerlendirilmesinde eleştirel düşünme becerilerini kullanmaktadırlar.

Araştırma okul öncesi öğretmenlerinin resimli öykü kitabı seçebilme yeterliklerinin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Nitel olarak tasarlanan araştırmada, veriler yazılı ve basılı materyallerin belirli özelliklerinin sistematik ve detaylı bir şekilde tanımlandığı ve ortaya çıkarıldığı doküman inceleme tekniği kullanılarak toplanmıştır. İncelenen resimli öykü kitapları, 31 okul öncesi öğretmeni tarafından araştırmacıya iletilmiştir. Her öğretmen, sınıf ya da özel kütüphanelerinde bulunan kendi seçtikleri ve nitelikli olarak değerlendirdikleri, beş kitabı araştırmacıya ulaştırmıştır. Araştırmacılara ulaştırılan 155 kitaptan, aynı olanlardan birer tanesi araştırmaya dahil edilmiş, toplam 143 resimli öykü kitabı araştırma kapsamında incelenmiştir. Veri toplama aracı olarak “Okul Öncesi Öğretmenlerinin Seçtikleri Resimli Öykü Kitaplarını İnceleme Formu” kullanılmıştır. Araştırmada toplanan verilerin frekans ve yüzde analizleri SPSS 18 paket programı kullanılarak yapılmıştır. Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin seçtiği öykü kitaplarının fiziksel ve içerik özellikleri açısından çoğunluğunun literatüre uygun niteliklere sahip olduğu görülmüştür. İncelenen kitapların boyut, ciltleme, resimlerin ilgi çekici ve renkli olması, resim metin uyumu, plan özellikleri ve dil anlatım açısından uygun özelliklerde olması, öğretmenlerin bu konuda nitelikli kitaplar seçebilmiş olduklarını göstermektedir. Ancak öğretmenlerin dayanıklılık, yaş bilgisi verme, yaratıcılığı destekleme, kahramanların tanıtılması gibi noktalarda uygun seçimler yapamadıkları sonucuna varılmıştır. Öğretmenlerin seçtikleri öykü kitapları genel olarak alan yazın ile uygun özellikler taşıdığı için, öğretmenlerin öykü kitabı seçme konusunda yeterli oldukları söylenebilir.

nsanlar doğar doğmaz kendilerini sosyal bir çevrenin içinde bulurlar. Bu sosyal çevre insanın davranışlarını, beğenilerini yani kimliğini etkilemektedir. Kişisel kimlik kişiler arası ilişkilerde, kişilere ilişkin davranışlar, beğeniler, beceriler, tutumlar ve düşüncelerden meydana gelmektedir (Brown, 1988: 133 Akt Demirbaş, 2003). Ancak, grup ortamında, yeni bir kimlik seçeneği daha vardır; kendimizi bir toplumsal grubun üyesi ve o grubun özelliklerine sahip birisi olarak tanımlayabiliriz. Bu da sosyal kimliği ortaya çıkarır. Sosyal kimlik ise örgütsel kimliğinin bir parçasıdır. Örgüt içinde işgörenlerin kendilerini örgütün bir üyesi olarak tanımlayabilmeleri için kendi kimliklerine, sosyal kimliklerine ve bu kavramları kapsayan örgütsel kimliklerine farklı bir bakış açısıyla bakmaları gerekmektedir. Morgan (1998, 14), bu farklı bakış açısına metafor adını vermekte ve örgüt kuramlarını bir düşünme sistemiyle açıklamaktadır. Yapılan bu incelemede örgütsel kimlik tanımlarından yola çıkarak örgütsel kimlik metaforu açıklanmaya çalışılmıştır.